Spontanlık ve Psikolojik İyi Oluş (Seri 1)
Yaşam bize kendini bilinebilir, yönetilebilir ve aktarılabilir hazır paketler halinde sunmaz. Yaşam her an karşımıza yeni sürprizler ekleyerek gelmektedir. Karşılaştığımız anları nasıl karşılayacağımıza onlara nasıl cevaplar vereceğimize ve onları nasıl dönüştürerek kendi yaşam döngümüze katacağımıza bir seçim yaparak kendimiz karar veririz. Yaşamı ve içindeki anları tıpkı evimize gelen misafir gibi, varlığımızı istila eden bir düşman gibi veya yarış içinde olduğumuz bir rakip gibi karşılamak mümkündür. Tek mesele, hangi tutumun insan hayatını daha yaşanılır ve anlamlı kıldığıdır. Psikodrama grup terapi kuramının kurucusu Jacob Levy Moreno (1946/1980) bir insanın psikofizyolojik olarak sağlıklı bir yapıya sahip olması için iki gereksinime ihtiyaç duyduğunu öne sürmektedir. Bunlardan birincisi bir kişiye veya çevresindekilere spontan davranabilmek, ikincisi bir başkasına ve onun çevresindekilere özgün, esnek, yaratıcı ve yeterli cevaplar verilebileceği karşılaşma anlarıdır. Psikodrama grup terapi kuramı, karşılaşma ve spontanlık kavramlarının en az terapötik hedefler kadar psikoterapide iyileştirici faktörler olduğunu ileri sürmektedir. Bu iyileştirici faktörlerin bir insan yaşamındaki etkisini uzun yıllar önce gerçekleştirdiğim psikodrama grup terapisinden alıntı ile bir nebze aktarayım:
“Yıl 2010 ve ilkokul mezunu olan Yasemin 27 yaşında olmasına rağmen yaklaşık bir yıla yakın süredir adet olamadığı için psikodrama grup terapisine katılmıştı. Adet söktürücü ilaçlar kullanmasına rağmen geçen zaman içinde herhangi bir gelişme olmamıştı. Psikodramaya katılmak kendisinin bilinçli bir tercihi olmasa da oturumlardan en çok fayda sağlayan üyelerden biriydi. Oturumlar boyunca hayat hikayesinin nerelerde sekteye uğradığını fark etmeye ve iyileşmeye çok açık oldu. Henüz 14 yaşlarında iken erkek arkadaşı ile gezdiği için annesi tarafından kolu kırılıncaya kadar dövülen ve ağır sözlerle aşağılanan Yasemin’in kadın olmakla ilgili algısının bozulduğu ve baskılandığı aşikardı. Yaşadığı bu travmadan kısa bir süre sonra kendinden 20 yaş büyük bir erkekle evlendirilmiş ve bu evliliğin içinde defalarca cinsel şiddete maruz kalmış ve kadınlığına tamamen küsmüştü. Evliliği sürecinde yaşadığı bir anı onun için oldukça travmatik ve anlamlıydı: Evliliğimi kurtarmak için etraftan öğrendiklerimle gidip pazardan kırmızı iç çamaşır aldım. Akşam onları giydim ama eşim bana ağır hakaretler etti, beni dövdü ve onları üzerimden çıkarıp gözlerimin önünde makasla kesti. Yasemin yaşadığı bu travmayı iki duygu ile tanımlıyordu: Korku ve çaresizlik. Geçmiş yaşantısındaki bu travmayı dramatizasyon yolu ile ‘şimdi ve burada’ canlandırdı ve bu anıyı yeniden anlamlandırarak travmanın kendine acı veren duygularından arınabildi. Psikodramada yeniden cesaret kazanarak spontanlığını ve özgürlüğünü bir miktar geri kazandı. Oturumlar bittikten kısa bir süre sonra Yasemin terapistini arayarak sevinçle artık adet görmeye başladığını haber verdi.”
(Şener, 2010)
“Özgür irade” anlamına gelen Latince kökenli spontalık kavramını 20. yüzyıl boyunca psikopatoloji dünyasında teori ve uygulama alanına kazandıran kişi Sosyometri ve Psikodrama Kuramı’nın kurucusu olan Jacob Levy Moreno olmuştur (Roos and Roos, 2006: 8; Altınay, 2003). Moreno’nun ortaya koyduğu spontanite kavramının özünü anlamak amacıyla çeşitli alanlara ait bir yüzyıllık literatür taranmış ve ‘sua sponte’ denilen kavram yani ‘kendiliğinden hareket, kendi başına hareket etme’ tanımı üzerinde hem fikir olunmuştur (Blatner, 2002:112; Roos and Roos, 2006:3).
Moreno, spontanlığı ya yeni koşullara uygun bir tepki, ya da eski koşullara yeni bir tepki verebilme yeteneği olarak tanımlamaktadır (Moreno, 1953, s. 42; Özbek ve Leutz, 2003, s. 138; Blatner, 2002; Dökmen, 2004, s13; Altınay, 2000, Şener, 2019, s.48). Bu tanımdan hareketle spontan birey fikri bir felsefe olarak ele alındığında, anda yaşamanın değerini ve bir yaşam tarzını yansıtmaktadır. Terapötik bir etken olarak da spontanite açık görüşlülüğü artıran, ketlenmeleri azaltan ve kişinin psikolojik iyi oluşunu destekleyen iyileştirici bir faktördür (Moreno, 1946). Bireyin psikolojik iyi oluşundan söz edebilmek, o kişinin spontanlık becerilerinin aktif olarak var ve kullanılabilir olmasına bağlı olduğunu göstermektedir. Üstelik yalnızca psikolojik iyi oluş değil, spontan davranışlar fizyolojik iyi oluşu da önemli derece de etkilemektedir. İnsanların doğuştan sahip oldukları spontanlığın yine insanlar eliyle engellendiğini yukarıda sözü edilen Yaseminin hikayesinde görmek mümkündür.
Spontan olabilmenin insanı daha özgür, özgür insanın ise eyleme geçebilen daha cesur, daha cesur insanın da daha yaratıcı olduğunu söyleyerek sözü tatlı bir yerde noktalıyorum. Spontan deneyimlerinize çıkan yollardan geçip geldiğinizde diğer yazı ile rastlaşmanız dileğiyle…
Doç. Dr. Özlem ŞENER
Bartın Üniversitesi
Kaynakça
Altınay D. (2003). Psikodrama Grup Psikoterapisi El Kitabı. İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Blatner, A. (2002). Psikodramanın Temelleri; Tarihçe Kuram ve Uygulama (Çev: Gülden Şen) (4th ed.). Sistem Yayıncılık: İstanbul.
Dökmen, Ü. (2004). Sosyometri ve Psikodrama. (6. Baskı) İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Moreno, J.L., Moreno, Z., and J. Moreno, 1955, The Discovery of the Spontaneous Man, Sociometry, 18(4): 155-182.
Moreno, J. L. (1953). Who shall survive? Beacon, NY: Beacon House.
Moreno, J.L., 1946, Psychodrama (Vol 1), Beacon, NY: Beacon House.
Özbek, A. ve Leutz, G. (2003). Psikodrama: Grup Psikoterapilerinde Sahnesel Etkileşim. Ankara: Grup Psikoterapileri Derneği Yayını.
Roos J. and Roos M. (2006). On Spontaneity. Imaginatin Lab Foundation, Switzerland.
Şener Ö. (2008). Duygu Ahrazlığı (Aleksitimi) Yaşayan Üniversite Öğrencilerinin Duygu İfadeleri ve Spontanlıkları Üzerine Psikodramanın Etkisi. Yayınlanmamış Doktora Tezi: İstanbul Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık ABD, İstanbul.