Hayallere koşmak mı, hayallerle koşmak mı?
“İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar” demiş üstat Yahya Kemal Beyatlı. Yaşam için yemek, içmek kadar temel ve önemli olan bu eylem insan hayatının çok erken yıllarından itibaren başlamaktadır. Küçük ya da büyük, pembe ya da mavi, uzak ya da yakın birçok hayal kurar insan yaşamı boyunca. Minicik ayaklarınızla etrafta koşuşturduğunuz günleri düşünün… Her gününüz ya bir oyuncak ya bir oyun ya da bir şeker, çikolata hayali ile geçip durdu. Anne ya da babanız işten ya da gittiği bir yerden dönene kadar düşünüp durdunuz acaba bana oyuncak getirecek mi? Veya bir bayram hayali kurdunuz en sevdiğiniz elbiseler içinde… Yaşınız ilerledikçe hayalleriniz de büyüdü. Okullara gittiniz başarılı olmanın hayalini kurdunuz. Başarılı oldunuz bir sonraki adımda gideceğiniz okulun hayalin kurdunuz. Akademinin yanında yuva kurmak, anne-baba olmak hayalleri kurdunuz. Ulaştığınız her hayal yeni bir hayal doğurdu. Ulaşamadığınız hayaller kimilerinde umutsuzluğa yol açtı, kimilerinde ise çok daha başka kapılara koşma inancı yarattı.
Benim bu hayattan en önemli öğrendiğim şey asla hayallerinden vazgeçmemek oldu. İnsan yaşamı boyunca çeşitli zorluklar ile karşılaşır durur. Kimi ekonomik, kimi psikolojik kimi ise kendi dışında gerçekleşen engeller ile hayallerinden vazgeçmenin eşiğine gelir. İnsanoğlu ne yazık ki kolay olanı seçer ve vazgeçer gitmek istediği yoldan. Ancak kendine dönüp, kendini dinlediğinde tüm zorlukları göğüsleyecek gücü bulacaktır kendinde. Potansiyelinin farkında olan her insan kurduğu tüm hayallere kavuşur. Bu konuda kendinizi sürekli motive etmeli, hayallerinizi engellemek isteyen eğer bir insansa onlara kulaklarınızı tıkamalı ve yolunuza devam etmelisiniz. İnsan dışında bir engel ile karşılaşırsanız bu durumu çözmek için ince ince düşünmelisiniz. Şu hayatta hemen hemen her şeyin çözümü bulunur. Sadece kendinize inanıp hayallerinize sıkı sıkı tutunmalısınız.
Ben hayalleri ılık hafif esintili bir havada masmavi gökyüzüne bakmaya benzetirim. Gökyüzü umuttur… Gökyüzü gelecektir… Hayal kurmak da insana yaşama sevinci, üretme isteği ve kendini geliştirme arzusu verir. Bir sonraki anın planını yapmak, yarını heyecanla bekletir insana. Aslına bakacak olursanız insan yaşamı boyunca hayallerine hayaller ile koşup durur. Bu koşu elbet dümdüz olmayacaktır. Tıpkı bir olimpiyat koşucusu gibi sizi geçmeye çalışanlar olacaktır. Ya da bir engelli koşucusu gibi engellerden atlayıp durmak zorunda kalacaksınız. Ama bu yarışlardakiler gibi asla pes etmeden bitiş çizgisine kadar aynı istek ve hırsınızı korumalısınız.
Çok eskilerden tanıdığım bir büyüğüm vardı. O kadar mutsuzdu ki bir türlü anlam veremiyordum neden bu kadar mutsuz olduğuna. Yanında her bulunuşumda kelimelerinin arasında mutsuzluğuna sebep olacak bir kırıntı arar dururdum. O zamanlar daha küçüktüm. Bu nedenle çok kapsamlı düşünemiyordum. Bana göre işi, gücü, ailesi her şeyi tam yerinde biriydi. Neden mutsuz olsun ki? Bir gün bir sohbet sırasında keşke resim öğretmeni olabilseydim dedi. İşte orada anladım aslında mutsuzluğunun sebebini. Çeşitli nedenlerden dolayı hayalleri engellenmiş, savaşmamış ya da savaşamamış bir insanın yaşamının kalanının ne kadar tam olsa da eksik kaldığını o an net olarak anladım. Ve ne olursa olsun hayallerimden vazgeçmemem gerektiğini daha çok küçükken yerleştirdim içime. Yaşamımın bu anına kadar hayallerine hayalleri ile koşan mutlu insanları da vazgeçen mutsuz insanları da gördüm. İyice gözlemledim ve bugün buradayım. En çok hayalini kurduğum akademik kariyerimin doktora tez aşamasındayım. Her şeye rağmen asla vazgeçmedim. Bunun yanında anne de oldum huzurlu bir yuva da kurdum. Yeter ki inanalım ve isteyelim her şey aynı anda mümkün olabiliyor. Bir kadın olarak aynı anda akademik ve sosyal hayallere kavuşmak biraz zorlayıcı olabiliyor. Ancak hayatta ne kolay ki… Başta söylediğim gibi insan tüm zorlukların üstesinden gelecek güce sahiptir. Yeter ki inanalım…
Sonuç olarak ne demiş Goethe “Hayal gücü ne ilahi bir armağandır.” Hayal kurmaktan, hayallerle yaşamaktan, umuttan asla vazgeçmeyin. Hayal saksınız asla boş kalmasın…